En küçük ve zeki olan rahibe işi çözdüğünü söyler ve der ki yarin üçümüz aynı renk külot giyelim bakalım onu mu kastediyor? Ertesi gün papağan kırmızı, kırmızı, kırmızı deyip kaybolunca olay anlaşılır. Aynı rahibe papağnı mor etmek için sonraki gün külot giymemelerini ister…Bu sefer papağan
Üç rahibe kiliseden evlerine doğru yol alırken ileride bir kavşaktan sonra köprü üstüne gelirler. Üçü birbirinden güzel ve genç rahibeler köprüyü bitirmek üzereyken birden karşılarında bir papağan görünür. Karşılarında duran papağan kırmızı, kırmızı, beyaz der ve heyecanla kaybolur. Ne anlama geldiğini bilemeyen tatlı rahibeler dudak büküp devam ederler. Ertesi gün aynı yol ve aynı köprüde tekrar beliren papağan kırmızı, beyaz, beyaz der ve yine kaybolur. En küçük ve zeki olan rahibe işi çözdüğünü söyler ve der ki yarin üçümüz aynı renk k–ü—lo-t g-iyelim bakalım onu mu kastediyor? Ertesi gün papağan kırmızı, kırmızı, kırmızı deyip kaybolunca olay anlaşılır. Aynı rahibe papağanı mor etmek için sonraki gün k—ül–o—t giymemelerini ister. Kavşakta dört göz bekleyen papağan yavruları görünce gözlerini daha da açarak aynen şööle:”kıvırcık, kıvırcık düzzzzz” der.İlkokula giden oğlunu karşısına alan baba, başladı nasihata:
-Bak oğlum!… Oku ve hayatını kazan… Yoksa dilenci olursun.
-Dilenci mi?
-Evet dilenci!..
-Bunu daha önce söylesene baba!… Bende okula bile gitmeyen bu zenginler, bu kadar parayı nereden kazanıyor diye merak ediyorum.
* *
Temel, Cemal ve diğer karadenizliler açık denizde küçük bir tekne ile fırtınaya tutulmuşlardı. Yanlarında büyük bir gemi geçmekteydi.
Temel:
— Uyy, kurtarun pizuuu… imdattt!… diye haykırıyordu.
Geminin güvertesinden birisi de yanıt veriyordu:
— Biz adam almıyoruz, biz adam almıyoruz.
Bunu duyan Temel:
— Uyy, haçan piz lazuz, laz, alun pizu.
* *
Yıl sonu tatili yaklaşmıştı. Receb’in vaziyeti pek parlak değildi. Eve gidip durumu babasına söylemeye korkuyordu. Belki faydası olur diye telefonla annesini arayarak:
— Anneciğim, tatil oldu geliyorum. Ama maalesef sınıfta kaldım. Ne olursun, ben gelinceye kadar babamı hazırla! dedi.
Duruma canı sıkılan ve morali bozulan annesi, oğluna şu cevabı verdi:
— Baban hazır, asıl sen kendini hazırla!..
* *
4 tane üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik
finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin
patladığını söylerler… Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin
yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler.
Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı
köşelerine oturtur.
Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes
sınavı geçebilir… Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10’ar
puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır… Bunları kolayca çözerler.
Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: “Hangi lastik
patladı?”
Akşam eve dönen adamı karısı kapıda karşıladı. Sonra da heyecanlı heyecanlı anlatma-ya başladı:
— Bugün neredeyse, duvardaki saat annemin başına düşecekti… Adam umursamaz bir tavirla başını salladi:
— Sahi mi? O saat hep geç kalıyor zaten…
* *
Hocaya sormuşlar
— Hz.Nuh’un gemisine zeytin dalını getiren güvercin dişi miydi, erkek miydi7
Hoca hemen cevaplamış:
— Mutlaka erkekti, dişi olsaydı ağzını uzun zaman kapalı tutamazdı ki.